ERGENLÄ°K DÖNEMÄ°NDE DUYGUSAL GELİŞİM
Duygu ve heyecan ruhsal deÄŸiÅŸmeler için kullanılan kelimelerdir.Duygularla ilgili geliÅŸme doÄŸumdan itibaren hayat boyu devam eder. ÇeÅŸitli hayat dönemlerinde bireylerin duygusal tepki biçimleri,duyguyu doÄŸuran olaylar ve duygusal durumlardaki deÄŸiÅŸimler farklılıklar gösterir.
Duygu:YoÄŸunluÄŸu daha az olan ruh halleridir.Sevme,beÄŸenme,hoÅŸlanma,mutlu olma, gurur duyma, kıskanma, alınma, gücenme, kızma durumları duygulara örnektir.
Ergen Duygularının Genel Özellikleri: Duyguların YoÄŸunluÄŸunda Artış: Ergenlikten baÅŸlayarak ergenin duygularının yoÄŸunluÄŸunda artma olur. Artan duygululuk ve coÅŸku hali ergende duygularını dışa vurma ve ifade etme ihtiyacını doÄŸurur. Olumsuz duygular el, kol hareketleri, yüz ifadesi ve bağırma gibi sözlü ve sözsüz davranışlarla dışa vurulurken, heyecan, coÅŸku ve karşı cinse yönelik duygular ÅŸiir veya öykü yazma, hatıra defteri tutma aracılığı ile kağıda yansıtılır. Duygularda Ä°stikrarsızlık: Ergenin duygusal tepkileri düzenlilik göstermez.Hem duygusal durumlarının deÄŸiÅŸim hızı çabuktur, hem de duygularında istikrarsızlık vardır. Ergenin aynı olaya bir gün ara ile gösterdiÄŸi tepki deÄŸiÅŸik olabilir. Çocukluktaki gibi olmasa da duygusal durum çabuk deÄŸiÅŸir. Ergenlerin duygularındaki deÄŸiÅŸmelerin hızında ve düzensizliÄŸinde bireysel farkların etkisi hatırlanmalıdır. Mahcubiyet ve Çekingenlik: Ergenlik öncesinden baÅŸlayan ve ergenlikte de devam eden, hızlı bir ÅŸekilde geliÅŸen dış görünüÅŸünden utanma ve mahcup olma ergenlerde oldukça yaygın bir duygu durumudur. Adeta vücutlarını saklamak istemektedirler. Anne-babası tarafından baskıcı bir ÅŸekilde yetiÅŸtirilmiÅŸ çocuklarda çekingenlik ve mahcubiyet kalıcı bir özellik olarak ergenlikte de devam eder. Aşırı Hayal Kurma:Biyolojik geliÅŸme, duygululuktaki artış ve zihinsel geliÅŸme, ergenlerin akıllarından geçirdiklerinin yoÄŸunluÄŸunu ve niteliÄŸini de deÄŸiÅŸtirir. Ergen hayal kurma yolu ile arzularını düÅŸüncelerine yansıtır. Hayal konusu geleceÄŸe yönelik tasarılar olabileceÄŸi gibi, gerçekleÅŸmesini istediÄŸi herhangi bir isteÄŸi de olabilir. Tedirgin ve Huzursuz Olma: Bu duygu ergenin karşı karşıya kaldığı stres uyaranlarının etkisine göre ve uyaranları algılayış biçimine göre deÄŸiÅŸmektedir. Biyolojik deÄŸiÅŸme ve bedence geliÅŸmenin getirdiÄŸi yeni duruma alışma çabaları buna neden olabileceÄŸi gibi, akranları ve yetiÅŸkinlerle olan sosyal iliÅŸkilerde aksamalar veya bir isteÄŸinin engellenmesi de huzursuzluk doÄŸurabilir. Yalnız Kalma Ä°steÄŸi: Ergenlikteki bir kız veya erkek zaman - zaman baÅŸkalarından uzaklaÅŸmak, kendisi ile baÅŸ baÅŸa kalmak istiyor gibidir. Anne-babanın ve arkadaÅŸların beraber olma isteÄŸini reddedip içe dönebilir. Adeta biyolojik deÄŸiÅŸiminin bir muhasebesini yapmak onları gözden geçirmek ve yeni duygularına alışmak istemektedir. Çalışmaya Karşı Ä°steksizlik: Hızlı büyümenin olduÄŸu dönemde ergenin bir miktar durgun olduÄŸu zamanlar vardır. Çalışır veya oyun oynarken yorulur ve çalışmaya karşı daha az isteklidir. Vücut enerjisi adeta büyümeye harcanıyor gibidir.
Çabuk Heyecanlanma: Ergen yeni bir durumla karşılaÅŸtığında, bu kendisi için alışık olmadığı bir durumsa heyecanlanıp korkabilir. Heyecan dengesi tam oluÅŸmadığı için duyguların kontrolü zordur. ÇoÄŸu ergen heyecan verici durumlar karşısında kolayca kızarabilir. Kızarma ergende korku yaratan istenmedik bir durumdur. Heyecanların kontrolü öÄŸrenme ile kazanılır. Ergen, karamsarlık, huzursuzluk ve iç sıkıntısı gibi hoÅŸa gitmeyen duygulardan bunalır. Kendisine güven verecek ve bu duygusal durumların yaÅŸa baÄŸlı, bu çaÄŸa has ve geçici olduÄŸunu anlatacak bir anne-babaya ihtiyacı vardır. “Anlaşılmamak”bu yaÅŸ gencinin en belirgin sorunlarındandır. Anne ve babanın gencin söylediklerini onu eleÅŸtirmeden, küçümsemeden ve yargılamadan dinlemesi ve böylelikle kendisini anlatmasına fırsat tanıması genci rahatlatacaktır. Özellikle çeÅŸitli olumsuzluklarla ilgili hayal kırıklıklarında genç kendisini anlayacak birine ihtiyaç duyar. Ergen, anne ve babasından daha fazla izin ister. Bağımsızca davranışları engellenince gerginleÅŸebilir ve anne-babası ile çatışmaya düÅŸebilir. Anne ve babanın genci istediÄŸinden farklı alanlara yöneltmesi, ondan yapabileceÄŸinin üstünde görevler beklemesi, onu aÅŸağılaması, onu baÅŸkaları ile kıyaslaması, ona akranları yanında kaba davranması, sık - sık eleÅŸtirmesi ve çocukların yanında birbirleriyle kavga etmesi, genci kaygılandıran tipik anne-baba davranışlarıdır. ERGENLÄ°K DÖNEMÄ°NDE FÄ°ZYOLOJÄ°K VE CÄ°NSEL GELİŞİM
Biyolojik anlamda fiziksel ve cinsel geliÅŸim açısından ergenlik, çocukluk
Bu baÄŸlamda cinsel içerikli biyolojik geliÅŸmelerin yanı sıra; kızlarda adet görme, göÄŸüslerin büyümesi ve kalçaların geniÅŸlemesi,
Öte yandan dönemi belirlemede yaÅŸ faktörü de önemlidir. Kızlar, erkeklere göre genel olarak yaklaşık iki yıl daha önce buluÄŸ çağına girebilir ve erkeklere göre daha kısa sürede cinsel olgunluÄŸa eriÅŸebilirler.
Ergenlikte bedensel büyümenin en hızlı olduÄŸu bu duruma ‘Büyüme Hızı DoruÄŸu (BHD)’ denilir. Söz konusu dönemde ergen, yetiÅŸkinlik döneminde alacağı boyun %80’ine ulaşır.
Ergenlik Dönemi YaÅŸ Sınırlamaları
Bazı kaynaklarda çocukluktan ergenliÄŸe geçiÅŸ sürecinin 10-15 yaÅŸları arasını
Büyümenin evreleri Büyüme anne karnında (intrauterin yaÅŸamda) baÅŸlayıp ergenlik çağının sonunda eriÅŸkin boya ulaşılması ile tamamlanan bir süreçtir. Büyüme sürecinde bebek ve çocukların büyüme hızları sabit olmayıp dönemlere göre farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle büyümeyi deÄŸerlendirirken aÅŸağıda belirtilen bu evrelerin gözönüne alınması gereklidir. 1. DoÄŸum öncesi (intrauterin-anne karnındaki) büyüme dönemi 2. DoÄŸum sonrası büyüme dönemi a- Süt çocukluÄŸu ve erken çocukluk dönemi b- Geç çocukluk dönemi c- Ergenlik dönemi DoÄŸum öncesi (Ä°ntrauterin) büyüme Anne karnındaki dönemde çocuÄŸun büyümesi üzerine etki eden faktörler çocuÄŸun doÄŸum boyunu ve ağırlığını etkilediÄŸi gibi bazen doÄŸumdan sonraki büyümesini de etkiler.Zamanında (38-40 haftalık bir gebeliÄŸi takiben) doÄŸan saÄŸlıklı bir yenidoÄŸan bebeÄŸin ağırlığı ortalama 3200 gram, boyu ise 50 cm civarındadır. Zamanında doÄŸan bir bebeÄŸin doÄŸum ağırlığı 2500 gramın altında ise bu bebekler düÅŸük doÄŸum ağırlıklı veya (intrauterin büyüme geriliÄŸi olan) bebek olarak deÄŸerlendirilir. Zamanından önce doÄŸan (prematüre) bebeklerde ise intrauterin büyümenin normal olup olmadığı bebeÄŸin normal zamanından ne kadar erken doÄŸduÄŸuna baÄŸlı olarak deÄŸiÅŸir. BebeÄŸin doÄŸum haftasına göre örneÄŸin 35 haftalık olarak doÄŸmuÅŸ bir bebeÄŸin doÄŸum ağırlığı 2200 gram (yani 2500 gramın altında) olsa bile doÄŸum haftasına göre normaldir ve intrauterin bir büyüme geriliÄŸinden söz edilemez. Bir baÅŸka deyiÅŸle bu çocuÄŸun vücut ağırlığı erken doÄŸmuÅŸ olması nedeniyle düÅŸüktür ama anne karnında geçirdiÄŸi sürede alması gerektiÄŸi kadar kilo almıştır. Ä°ntrauterin yaÅŸamdaki büyüme üzerine etkili olan faktörler iki grupta toplanabilir. Bunlar; 1. BebeÄŸe ait faktörler 2. Anneye ait faktörler’dir BebeÄŸe ait faktörler arasında kromozomal bozukluklar, bebeÄŸin anne karnında iken yakalandığı doÄŸumsal enfeksiyonlar (Toxoplazma, Kızamıkçık, ve benzeri viral hastalıklar) sayılabilir. ÖrneÄŸin X kromozomlarından birisinin eksik olması durumunda (Turner sendromu) diÄŸer bütün faktörler normal olduÄŸu halde intrauterin büyüme yetersizdir ve bu çocukların doÄŸum ağırlığı 2800 gram civarında yani ortalamanın altındadır. BebeÄŸin anne karnındaki beslenmesi plasenta (eÅŸ) denen organ aracılığı ile olduÄŸundan intrauterin dönemdeki büyüme için saÄŸlıklı ve iyi fonksiyon gören bir plasenta ÅŸarttır. Plasentanın yapısındaki yetersizlikler bebeÄŸin düÅŸük doÄŸum ağırlıklı olmasına neden olurlar. Anneye ait nedenler arasında ise annenin hipertansiyon ve benzeri kronik hastalıkları, kötü beslenme ve sigara alışkanlığı önemlidir.Bu durumların varlığında bebeÄŸin doÄŸum ağırlığı düÅŸüktür. Öte yandan annede diyabet (ÅŸeker) hastalığı var ise bebek iri doÄŸar. Bu nedenle iri bebek doÄŸuran annelerde gizli diyabet yönünden tetkik yapılması gereklidir. Anneye ve plasentaya ait nedenlerle oluÅŸan doÄŸum öncesi büyüme geriliklerinde, doÄŸumdan sonraki koÅŸullar elveriÅŸli ise (normal beslenme ve saÄŸlık koÅŸullarında) bu bebeklerin çoÄŸu iyi bir büyüme göstererek yaşıtları ile aradaki farkı iki yaşına kadar kapatırlar. Buna büyümeyi yakalama denir. Bu durum prematüre bebekler için de geçerlidir. Ancak, bebeÄŸe ait nedenlerle oluÅŸan doÄŸum öncesi intrauterin büyüme geriliklerinde ise bu fark kapanmaz ve bu çocukların boy ve geliÅŸimleri yaşıtlarına göre hep geridir. Genel olarak doÄŸum öncesi büyüme geriliÄŸi ile dünyaya gelen bebeklerin % 15’i çocukluk ve eriÅŸkin yaÅŸamda da kısa boylu olarak kalırlar. DoÄŸum öncesi dönemde büyümeye etki eden faktörlerin bir kısmını kontrol etmek elimizde deÄŸildir. Ancak hamilelik süresince annenin iyi ve dengeli beslenmesi, sigara ve benzeri alışkanlıklardan uzak durması, varsa sistemik hastalıklarının tedavisi, fiziksel ve psikososyal streslerden mümkün olduÄŸunca uzak olması, doÄŸum aralıklarının yakın olmaması saÄŸlanmalıdır. DoÄŸumdan sonraki büyüme süreci ise üç ana evrede incelenebilir ve bu üç evrede büyüme hızları birbirinden farklıdır. 1. Süt çocukluÄŸu ve erken çocukluk dönemi 2. Geç çocukluk dönemi 3. Ergenlik dönemi Ä°lk dönem süt çocukluÄŸu dönemidir. Bu dönem doÄŸumdan sonraki büyümenin en hızlı olduÄŸu dönemdir. DoÄŸumda ortalama 3.2 kg olan vücut ağırlığı , çocuk 12 aylık olduÄŸunda üç katına yani yaklaşık 9-11 kg’a ulaşır. Yine doÄŸumda ortalama 50 cm olan boy 12 aylık bir bebekte yaklaşık 75cm’e ulaşır. Yani bu dönemde yıllık uzama hızı 25 cm’dir. YaÅŸamın ikinci yılında bu hız yarıya iner (yaklaşık 12 cm/yıl) Daha sonra azalmaya devam ederek 4 yaşından itibaren yılda 5-6 cm’e iner. Ä°kinci dönem olan geç çocukluk döneminde (4 yaşından sonra ergenliÄŸin baÅŸlamasına kadar geçen süre) büyüme hızı nispeten sabittir ve yılda 5-6 cm olarak gerçekleÅŸir. Bu dönemdeki bir çocuk yılda 4’cm den az uzuyor ise mutlaka bir hekim tarafından deÄŸerlendirilmelidir. Üçüncü dönem ise ergenlik dönemidir. Ergenlik dönemi çocukluktan eriÅŸkinliÄŸe geçilen bir süreçtir. Bu süreç içerisinde çocuklarda önemli bedensel ve ruhsal deÄŸiÅŸiklikler meydana gelir. Ergenlik kızlarda ortalama 3 yıl erkeklerde 4-5 yıl devam eden bir süreçtir. Genel olarak ergenliÄŸin ilk belirtisi kız çocuklarında göÄŸüslerde büyüme, erkek çocuklarda ise testislerde büyümenin baÅŸlamasıdır. Daha sonra tüylenme ve diÄŸer bulgular ortaya çıkar ve nihayet kızlarda adet görme, erkeklerde ise sperm üretimi baÅŸlar ve ergenlikten eriÅŸkinliÄŸe geçilir. ErgenliÄŸin ilk bulgularının baÅŸlamasından tamamlanmasına kadar geçen süre 2-5 yıl arasındadır. Ergenlik dönemi hipofiz bezinden salgılanan hormonların etkisiyle baÅŸlar ve cinsiyet hormonlarının (kızlarda estrojen, erkeklerde testosteron) düzeyindeki artış sonucu o cinse özgü fiziksel özelliklerin ortaya çıkmasını saÄŸlar. Ergenlik döneminde boy uzamasında hızlanma olur ve bu dönemin sonunda epifizler kapanarak büyüme durur. Ergenlik döneminde büyüme hızı önce artarak yılda 7-9 cm’e kadar çıkar. Daha sonra ise ergenlik döneminin sonlarına doÄŸru kemiklerdeki büyüme plaklarının giderek kapanmasıyla birlikte yeniden yavaÅŸlar ve bir süre sonra tamamen durur. Böylece eriÅŸkin boyuna ulaşılmış olur. ErgenliÄŸin baÅŸlamasından tamamlanmasına kadar geçen süreç içinde toplam boy uzaması kızlarda 20-25 erkeklerde 25-30 cm kadardır. Kızlarda boyca uzama atağı erkeklerden 2 yıl önce baÅŸlar ve boyca uzama hızı doruÄŸuna da iki yıl önce eriÅŸilir. Ortalama olarak kızlar 14, erkekler 16 yaşında eriÅŸkin hayattaki boylarının %96’sına ulaÅŸmışlardır. Ergenlik dönemine normalden önce giren veya ergenliÄŸi çok hızlı ilerleyerek çabuk tamamlanan çocukların eriÅŸkin boyu beklenenden düÅŸük kalır. ErgenliÄŸe erken giren çocukların boyları o anda yaşıtlarına göre uzun olduÄŸu için genellikle bu problem aile tarafından fark edilmez. Ancak bu çocukların kemik yaşı hızlı ilerlediÄŸi için büyüme erken sonlanır ve neticede eriÅŸkin boyu kısa kalır.
1. Genetik faktörler Hiç kuÅŸku yok ki genetik faktörler kiÅŸinin fiziksel büyümesini belirleyen en önemli etmenlerdendir. Irklar arasındaki, örneÄŸin bir Ä°sveçli ile bir Japon arasındaki, boy farkını genetik faktörler belirlemektedir. Büyüme için gerekli koÅŸullar ne kadar iyi saÄŸlanırsa saÄŸlansın bir Japon bir Ä°sveçli’nin boyuna ulaÅŸmamaktadır. Bu örneÄŸe benzer ÅŸekilde, aynı ırktaki farklı ailelerde de boylar birbirinden farklı olabilmektedir. Genetik potansiyel farklılığı, bu ailelerdeki boy deÄŸiÅŸimlerini de önemli ölçüde açıklamaktadır. Bu nedenle çocuÄŸun boy ve büyümesini deÄŸerlendirirken genetik (ırksal ve ailesel) potansiyeli göz önüne alınmalıdır. Bu amaçla anne-babanın boylarını göz önüne alan bir formül ile hedef boy hesaplanır ve çocuÄŸun boy eÄŸrisinin hedef boydan ne kadar sapma gösterdiÄŸi belirlenir. ÇocuÄŸun doÄŸumdaki boyutu genetik faktörlerden etkilenmekle birlikte doÄŸumdaki boyutlar ve doÄŸumdan sonraki ilk iki yıl içindeki büyüme esas olarak anne ve plasentaya ait faktörlere ve beslenme durumuna baÄŸlıdır. Genetik faktörlerin etkisi daha sonra belirginleÅŸmeye baÅŸlar ve genellikle 2 yaşından itibaren çocuÄŸun boyu anne-baba boyu üzerinden hesaplanan hedef boy ile uyumlu olan eÄŸri üzerine yerleÅŸir. Bu nedenle genetik potansiyellerine göre küçük doÄŸan bebekler genellikle doÄŸumdan DoÄŸumdan sonraki dönemde büyümeye etki eden faktörler DoÄŸumdan sonraki dönemde büyümeye etki eden faktörler18 aya kadar büyüme grafiÄŸi üzerinde eÄŸri atlayarak hedef boylarının bulunduÄŸu eÄŸriye yerleÅŸirler. Genetik potansiyellerine göre büyük doÄŸanlar ise sıklıkla 3-6 aydan itibaren eÄŸri üzerinde düÅŸerek 18. ay civarında potansiyellerine uygun yeni eÄŸriye yerleÅŸirler. Bu süreçten sonra bebeÄŸin büyümesini etkileyen faktörlerde (beslenme, hormonal durum, genel vücut saÄŸlığı) bir anormallik yok ise çocuÄŸun büyümesi artık aynı eÄŸri üzerinde istikrarlı bir ÅŸekilde devam eder. Bu hususlar göz önüne alınarak yaÅŸamın ilk iki yılında büyüme eÄŸrisinde iki basamaktan fazla, 2 yaşından sonra ise bir basamaktan fazla düÅŸüÅŸler aksi kanıtlanana kadar patolojik kabul edilir ve buna yol açan nedenlerin doktor tarafından irdelenmesi gerekir. 2. Beslenme Normal büyüme için ve genetik boy potansiyelinin en iyi ÅŸekilde kullanılabilmesi için çocuÄŸun yaşına uygun kalori alması ve dengeli beslenmesi son derece önemlidir. Özellikle büyümenin hızlı olduÄŸu ilk iki yıl içindeki beslenme bozuklukları, kronik kusma, kronik ishal veya yanlış ve yetersiz beslenme, büyümenin geri kalmasına neden olan en önemli faktörlerdendir. 3. Hormonal faktörler Ä°nsan vücudundaki salgı bezlerinden büyüme ve geliÅŸmeyi ve diÄŸer pek çok yaÅŸamsal iÅŸlevleri düzenleyen hormonlar salgılanmaktadır.Büyümeyi düzenleyen hormonların başında beyindeki hipofiz bezinden salgılanan Growth hormon (büyüme hormonu) gelmektedir. Büyüme hormonu ve bunun etkisiyle vücutta üretilen bazı büyüme faktörleri, kemik uçlarında, büyüme plağındaki kıkırdak hücrelerinin bölünmesini ve çoÄŸalmasını saÄŸlayarak normal boy uzamasını temin ederler. Ayrıca tiroid hormonları gerek hücrelerdeki metabolik faaliyetleri düzenleyerek, gerekse kemik olgunlaÅŸması üzerine etki ederek büyümeyi destekleyen önemli hormonlardır. Cinsiyet hormonları (kızlarda estrojen, erkeklerde testosteron) ise özellikle ergenlik çağında gözlediÄŸimiz hızlı büyümeyi uyaran temel hormonlardır. Bütün bu hormonların eksikliÄŸinde de büyümede yavaÅŸlama, durma ve boy kısalığı görülür. 4. Genel saÄŸlık durumu Normal büyüme için vücuttaki tüm organ sistemlerinin saÄŸlıklı olması ÅŸarttır. Çocuklarda görülebilen doÄŸumsal kalp hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları (astım, kistik fibrozis) ve kansızlık (anemi) durumlarında dokulara yeterli oksijen gitmediÄŸi için ve vücudun enerji gereksinimi arttığı için büyüme geri kalabilir. Yine kronik böbrek hastalıkları, nörolojik hastalıklarda da gerek yetersiz beslenme gerekse bu hastalıklara ait diÄŸer faktörler nedeniyle büyüme geriliÄŸi görülür.Aşırı kusmaya neden olan hastalıklarda veya bağırsaklardan gıdaların emilimini engelleyen hastalıklarda (örneÄŸin Çölyak hastalığı) da yeterli kalori alınamayacağı için büyüme geriliÄŸi geliÅŸecektir. Hastalıkların yanı sıra bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar da uzun süreli ve yüksek dozlarda kullanıldığında yan etki olarak büyümeyi olumsuz etkileyebilmektedir. Özellikle kortizon ve türevleri, kemoterapide kullanılan bazı ilaçlar, dikkat eksikliÄŸi tedavisinde kullanılan metilfenidat gibi ilaçlar bunlar arasında sayılabilir. 5. Psikososyal ortam Normal büyüme için çocuÄŸun psikososyal ortamı da son derece önemlidir. Özellikle anne veya babanın psikolojik rahatsızlıkları var ise veya aile içi ortam, ayrılma ve benzeri süreçler nedeniyle stresli ise, veya çocuk bakım kurumlarında yaÅŸayan çocuklarda büyüme geriliÄŸi görüldüÄŸü iyi bilinen bir olgudur. Bu durumun merkezi sinir sistemi ve hipofiz bezi etkileÅŸimi ile ilgili olduÄŸu ve bu çocuklarda büyüme hormonunun yetersiz salgılandığı gösterilmiÅŸtir. Bu çocuklar yeterince ilgi ve ÅŸefkat alabilecekleri bir ortama yerleÅŸtirildiklerinde hem büyümenin hızlandığı hem de büyüme hormonu salgısının düzeldiÄŸi gösterilmiÅŸtir. . Büyüme bozukluklarının erken saptanması için en iyi yöntem çocuÄŸun boy ve ağırlığının büyüme izlem grafikleri üzerine iÅŸaretlenmesidir . Her çocuÄŸun, izleyen doktor veya ailesinde bir büyüme grafiÄŸi bulunmalıdır (Büyüme grafikleri için Bkz. sayfa 46-49). Boy ölçümü için stadiometre adı verilen ölçüm düzeneÄŸi kullanılır. Ölçümün güvenilir olması için standart yönteme dikkat edilerek yapılması gereklidir. Ölçüm ayakkabısız olarak ve varsa saç tokaları çıkartıldıktan sonra yapılır. Ölçüm yapılırken başın arkadaki en çıkıntılı noktası, omuzlar, kalça ve topukların dikey düzlem ile temasta olmasına ve ayakların bitiÅŸik olmasına dikkat edilmelidir. Ä°ki yaÅŸa kadar olan çocuklarda ise boy yatarak ölçülür. Yatarak ölçümde de baÅŸ tahtası sabit, ayak tahtası hareketli olan özel bir düzenek kullanılır. Ä°ki yaşından büyük çocuklarda boy ölçümü hasta ayakta dururken yapılır. Bebek büyüme eÄŸrilerinde (0-36 ay) boy yatar pozisyonda, çocuk büyüme eÄŸrilerinde (0-17 yaÅŸ) ise ayakta ölçülerek hesaplanmıştır. Yatarak ölçülen boy ayakta ölçülenden 2 cm daha uzun olduÄŸundan ölçüm hangi pozisyonda yapılmış ise ilgili grafik üzerinde deÄŸerlendirilir. Çocukların yaÅŸa göre ortalama boyları ve uzama hızları ÅŸu ÅŸekildedir: YenidoÄŸan : Ortalama 50 cm doÄŸar. Ä°lk yıl içindeki uzama hızı Ä°lk 3 ay : 8 cm Ä°kinci 3 ay : 8 cm Üçüncü 3 ay : 4 cm Dördüncü 3 ay : 4 cm Böylece 1 yaşında: Ortalama 75 cm’e ulaşır. Daha sonra 1-2 yaÅŸ arası : 10-12 cm uzar 2-4 yaÅŸ arası : Yılda 7 cm uzar 4 yaşında ortalama doÄŸum boyunun 2 katına ulaşır. 4 yaşından - ergenliÄŸin ilk belirtilerinin baÅŸlamasına kadar geçen sürede : Yılda 5-6 cm Ergenlik dönemi : Yılda 7-12 cm uzar. Ağırlık Ağırlık çocuk tamamen soyulduktan sonra elektronik veya standart terazi ile ölçülür. Ölçüm yapılmadan önce mutlaka tartının ayarı kontrol edilmelidir. Tek başına ayakta durabilen çocuklar ayakta, bebekler ve diÄŸer çocuklar bebek tartısı ile ölçülmelidir. Bebeklerin ölçümleri yapılırken bezleri çıkartılmalı veya ölçüm yapıldıktan sonra bez tartılarak ölçülen ağırlıktan çıkartılmalıdır. Çocukların kilo takibi ÅŸu ÅŸekildedir: YenidoÄŸan ortalama 3200 gr ağırlığındadır. Ä°lk 10 gün ortalama %5-6 fizyolojik kilo kaybı olur. Bu normaldir ancak 10. günden itibaren kilo alımı yeniden baÅŸlamalıdır. Kilo alımı: Ä°lk 6 ay : günde 20-30 gr 6-12 ay arası : günde 15-20 gr 1-2 yaÅŸ arası : yılda 2-2,5 kg Bebek 4-5. ayında doÄŸum kilosunun iki katına; 12. ayında ise üç katına ulaşır. Boy ve ağırlığı çocuÄŸun önceki ölçümleri ile karşılaÅŸtırırken ölçümlerin aynı tartı veya boy ölçüm aletinde ve uygun teknik ile aynı kiÅŸi tarafından yapılması tercih edilir. Farklı aletlerde yapılmış ölçümlerin karşılaÅŸtırılması bazen hatalı yorumlara yol açabilmektedir. Ayrıca çocuÄŸun büyüme hızlarını deÄŸerlendirirken büyümenin deÄŸerlendirilmesinde tek ölçümden çok birbirini izleyen ardışık ölçümlerin takibi daha deÄŸerlidir. Böylece sadece çocuÄŸun hangi eÄŸri üzerinde yer aldığı deÄŸil aynı zamanda hangi hız ile büyüdüÄŸü de saptanmış olur. Hastanın ait olduÄŸu büyüme kanalı eÄŸrisinde büyümesi, yukarı veya aÅŸağıya büyük dalgalanmalar göstermemesi önemlidir. ÇocuÄŸun boy ve ağırlığı ilk yıl içinde her ay, ikinci yıl içinde 3 ayda bir daha sonra ise her 6 ayda bir deÄŸerlendirilmelidir. Büyüme deÄŸerlendirmesinde amaç, periodik aralıklarla yapılarak normalden sapma gösterenlerin erken dönemde belirlenerek kolay, ekonomik ve baÅŸarılı bir ÅŸekilde tedavilerinin saÄŸlanmasıdır. Zamanında deÄŸerlendirme, hem altta yatabilecek sistemik, hormonal veya beslenme sorunlarının erken tanısı hem de tedavinin baÅŸarısı için önemlidir. BaÅŸ çevresi BaÅŸ çevresinin büyümesi çocuÄŸun beyin geliÅŸimi hakkında fikir verir. YaÅŸamın ilk iki yılı beyin geliÅŸiminin en hızlı olduÄŸu dönemdir. DoÄŸumda ortalama 35 cm olan baÅŸ çevresi ilk yıl içinde ayda ortalama 1 cm artarak bir yaşında 47 cm’ye ulaşır. (Ortalama 12 cm artış). Ä°kinci yıl içinde ise tüm yıl boyunca sadece 2.5 cm civarında bir artış olur. Ä°kinci yılın sonunda artık eriÅŸkin baÅŸ büyüklüÄŸünün yaklaşık % 85 i kazanılmış olur. BaÅŸ çevresi de boy ve ağırlık gibi standart eÄŸriler üzerinden deÄŸerlendirilerek çocuÄŸun baÅŸ çevresinin yaÅŸa göre büyük, küçük veya normal olduÄŸu söylenir. Beyin geliÅŸimini bozan hastalıklarda veya kafa kemiklerinin erken kapanmasına yol açan hastalıklarda baÅŸ çevresi normalden küçüktür. Kafa içinde basınç artışına yol açan durumlarda ise baÅŸ çevresi normalden büyüktür. Bebeklerin başında ön ve arkada henüz kemikleÅŸmemiÅŸ küçük alanlar vardır. Bunlara fontanel (bıngıldak) denir. Ön fontanel yaklaşık 2 cm geniÅŸlik ve yüksekliktedir. Arka fontanel ise daha küçüktür. Arka fontanel genellikle 6-8 hafta içinde kapanır. Ön fontanel sıklıkla 9- 12 . aylar arasında kemikleÅŸir ve 18. ayda çocukların %90’nında kapalıdır. BebeÄŸin rutin kontrolleri sırasında fontanelleri de mutlaka kontrol edilmelidir. Fontanellerin çok büyük olması ve geç kapanması hipotiroidi ve raÅŸitizm gibi hastalıklarda görülür. Vücut oranları Büyüme ile birlikte vücut oranları da deÄŸiÅŸim gösterir. Vücut oranlarının deÄŸerlendirilmesinde üst/alt segment oranı ve kulaç uzunluÄŸu ile boy arasındaki uzunluk farkı gibi ölçümlerden yararlanılır. DoÄŸumda baÅŸ ve gövde büyükken yaÅŸ ilerledikçe, özellikle ergenlik döneminde bacaklar daha fazla uzar. GeliÅŸme geriliÄŸi olan bir çocukta vücut oranlarının saptanması önem taşır. Bunun için üst ve alt segment uzunlukları ölçülür ve yaÅŸa göre normal olup olmadığı deÄŸerlendirilir. Büyüme geriliÄŸine yol açan hastalıkların bazılarında hem bacak hem gövde uzaması aynı derecede etkilenir. Bu çocuklarda boy kısadır ancak vücut oranları bozulmamıştır, yani hem bacak hem de gövdenin uzaması aynı oranda etkilenmiÅŸtir (orantılı boy kısalığı). Bazı hastalıklarda yalnızca bacakların uzaması olumsuz etkilenirken (örnek akondroplazi ve benzeri bazı kemik geliÅŸim bozuklukları) bazı hastalıklarda ise yalnızca gövde büyümesi etkilenir (örnek skolyoz adı verilen omurga eÄŸriliÄŸi) Kulaç uzunluÄŸu da vücut oranlarını deÄŸerlendirmede kullanılan diÄŸer bir kriterdir. DoÄŸumda boy uzunluÄŸu, kulaç uzunluÄŸundan daha fazla iken bu oran yaÅŸla giderek azalır ve eriÅŸkinde kulaç boydan daha uzun hale gelir. Büyüme geriliÄŸi tanımı SaÄŸlıklı çocukların boy ve ağırlıkları geniÅŸ bir yelpaze içinde dağılım göstermektedir. Ağırlık ve boy ölçümleri, saÄŸlıklı çocuk gruplarının ölçümlerinden türetilmiÅŸ standart büyüme eÄŸrilerine iÅŸaretlenerek deÄŸerlendirilir. Bu standartlar ülkemiz için de mevcuttur (Neyzi standartları). Bu standartlarda her yaÅŸ için o toplumdaki boy ve ağırlık ortalama (% 50) deÄŸerleri ve normalin alt ve üst sınırları (% 3 ve % 97) belirlenmiÅŸtir. Boy ve / veya kilo ölçümünün o yaÅŸ ve cins için belirlenen büyüme eÄŸrilerinde % 3’ün altında olması durumunda büyüme geriliÄŸinden söz edilir. Boy kısalığının tanımı için sadece çocuÄŸun boyunun normal büyüme eÄŸrilerinin altına düÅŸmesi deÄŸil, normal eÄŸriler içinde bile olsa, büyüme hızının düÅŸük olması ve buna baÄŸlı olarak büyüme grafiÄŸi üzerinde aÅŸağıya doÄŸru düÅŸmesi önemlidir. O halde boy kısalığı tanımını ÅŸöyle sıralayabiliriz: a) Boy ölçümünün yaÅŸa ve cinse göre % 3’ün altında olması b) Boy yüzdesine bakılmaksızın büyüme hızının düÅŸük olması (ergenlik öncesi dönemde yılda 5 cm’den az büyümesi) c) Boy normal eÄŸriler içinde olsa bile ailesel hedef boya göre belirlenen eÄŸrinin altında olması Boyu %3’ün altında olan bir çocukta boy yaşının kaç olduÄŸu belirlenir. Boy yaşı çocuÄŸun boyunun hangi yaşın ortalama boy (%50) deÄŸerine uyduÄŸunu gösteren bir kavramdır. ÖrneÄŸin 10 yaşındaki bir kız çocuÄŸunun boyu 125 cm ise bu çocuÄŸun boyu % 3’ün altındadır yani boy kısalığı vardır ve bu çocuÄŸun boy yaşı 8 yaÅŸ ile uyumludur. Çünkü 125 cm büyüme standartlarına göre 8 yaşındaki kız çocuklarının ortalama boyudur. Vücut ağırlığının deÄŸerlendirilmesi de benzer ÅŸekilde yapılır. Ağırlık takibi hem kilo alımının yeterli olup olmadığının gösterilmesi hem de obezite (aşırı ÅŸiÅŸmanlık) tespiti açısından da önemlidir. Boya göre ağırlık olması gerekenin %90’ının altında ise beslenme yetersizliÄŸi (malnutrisyon) var demektir. EÄŸer çocuÄŸun vücut ağırlığı, ideal ağırlığının %120’sinin veya vücut kitle indeksi yaÅŸ ve cinse göre %97’nin üzerinde ise obeziteden sözedilir. Ä°deal Ağırlık Yüzdesi = Vücut ağırlığı*100/Boya göre olması gereken ağırlık formülü ile hesaplanır. Büyüme geriliÄŸi nedenleri Boy ve/veya ağırlığı normalden sapma gösteren veya standartlara göre % 3 ün altında olan bir çocukta buna yol açabilecek altta yatan nedenlerin irdelenmesi gereklidir. Ayrıca çocuÄŸun boyu, ailevi potansiyelinin gerisinde ise bu çocuklarda da ileri araÅŸtırmalara gereksinim vardır. Türkiye Nüfus ve SaÄŸlık AraÅŸtırmasının sonuçları 0-5 yaÅŸ arası Türk çocuklarının yaklaşık % 20’sinde boy kısalığı olduÄŸunu göstermektedir. Büyüme geriliÄŸine yol açabilen baÅŸlıca durumlar aÅŸağıda özetlenmiÅŸtir. 1. Yapısal ve ailevi boy kısalıkları (en sık nedenler arasında yer alırlar) a) Ailesel boy kısalığı b) Büyüme ve ergenlikte yapısal gecikme 2. Patolojik boy kısalıkları a) Orantılı boy kısalıkları i. DoÄŸum öncesi nedenlerle oluÅŸanlar ii. DoÄŸum sonrası nedenlerle oluÅŸanlar Sistemik hastalıklar (kansızlık, böbrek yetmezliÄŸi, kalp hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları, kistik fibrozis, nörolojik hastalıklar) Beslenme yetersizliÄŸi (kalori, vitamin ve mineral eksiklikleri) Bağırsak hastalıkları (kronik ishal, kusma, Çölyak vb) Endokrin ve Hormonal hastalıklar Hipotiroidi Büyüme hormonu yetersizliÄŸi Büyüme hormonu direnci Kortizol fazlalığı (Cushing Sendromu) Psikososyal büyüme geriliÄŸi Büyümeyi olumsuz etkileyebilen ilaçlar (Steroidler, metilfenidat vb) b) Orantısız boy kısalıkları i. Gövde kısalığı ile giden hastalıklar Omurga büyümesini bozan metabolik kemik hastalıkları Omurga eÄŸriliÄŸi (skolyoz) ii. Bacak kısalığı ile giden hastalıklar D vitamini eksikliÄŸine baÄŸlı RaÅŸitizm Akondroplazi ve benzeri metabolik kemik hastalıkları Büyüme GeriliÄŸi olan çocukta tanısal yaklaşım hangi aÅŸamaları içermektedir Büyüme geriliÄŸi ile gelen bir çocukta hekim bu geniÅŸ ayırıcı tanı listesi içinden doÄŸru tanıya varabilmek için detaylı bir hikaye alır. Bu hikayede gebelik döneminden baÅŸlayarak doÄŸum ve doÄŸum sonrası ile ilgili tüm ayrıntılar, anne-baba boyları ve ergenlik yaÅŸları gibi bilgiler önem taşır. Daha sonra çocuÄŸun ölçümleri ve muayenesi ile hem geliÅŸimsel olarak standartlara göre çocuÄŸun durumu belirlenir hem de büyüme geriliÄŸine yol açabilecek hastalıklara ait muayene bulguları deÄŸerlendirilir. Bu ilk deÄŸerlendirmenin ışığında bazı laboratuar tetkiklerine gereksinim duyulabilir. Ä°lk basamak tetkikleri de denilen bu tetkikler genellikle el-bilek grafisi çekilerek çocuÄŸun kemik yaşının saptanması ve tahmini eriÅŸkin boyunun hesaplanması ile baÅŸlar. Ayrıca muayene bulgularına göre sistemik ve hormonal hastalıkların tanısına yönelik ek tetkikler gerekli olabilir. Büyüme geriliÄŸinin derecesine baÄŸlı olarak, ilk deÄŸerlendirme ve 1. basamak tetkikleri normal olan çocuklarda hekim büyüme hızını saptamak amacıyla çocuÄŸu bir süre sonra (6 ay) tekrar deÄŸerlendirir. Takip edilen süre içerisinde çocuÄŸun büyüme hızı yeterli deÄŸil ise daha ileri tetkiklere (büyüme hormonu uyarı testleri vb) gereksinim duyulabilir. Büyüme geriliÄŸinde tedavi olanakları Her klinik durumda olduÄŸu gibi büyüme geriliÄŸinde de tedavi olanakları büyüme geriliÄŸinin sebebine baÄŸlıdır. Unutulmamalıdır ki, büyüme geriliÄŸinin tek bir sebebi olmadığı gibi her durumda etkin olan tek bir tedavi yöntemi de yoktur. Bu nedenle baÅŸarılı bir tedavi için öncelikle büyüme geriliÄŸinin nedeninin doÄŸru saptanması ÅŸarttır. Yapılan deÄŸerlendirmeler sonucu büyüme geriliÄŸine yol açacak herhangi bir patolojik neden saptanmayan çocuklarda (yapısal, ailesel büyüme gerilikleri) eriÅŸkin boy potansiyelini etkili bir biçimde arttırdığı kanıtlanmış özgün bir tedavi henüz bulunmamaktadır. Bu konu ile ilgili olarak deÄŸiÅŸik tedavi yöntemleri halen konu ile ilgili bilim adamları tarafından araÅŸtırılmaktadır. Ancak ailesel olguların bir kısmında kalıtsal hormon eksiklikleri olabileceÄŸi ve anne-babanın da bu nedenle kısa boylu kalmış olabileceÄŸi hatırlanmalıdır. Patolojik nedenli geliÅŸme geriliklerinde ise tedavi altta yatan nedene yönelik olmalıdır. ÖrneÄŸin çocukta herhangi bir sistemik hastalık (kronik kansızlık vb.) varsa bunun tedavi edilmesi, beslenme problemleri olan bebek ve çocuklarda beslenme durumunun düzeltilmesi ve yeterli kalori alımının saÄŸlanması, varsa vitamin ve mineral eksikliklerinin tamamlanması gereklidir. Bağırsaklardan gıdaların emilimi ile ilgili problemi olan çocuklarda özel gıdalarla beslenme ve / veya bazı gıdalardan sakınmak gerekebilir. Hipotiroidi saptanan çocuklarda tiroid hormonunun verilmesi, büyüme hormonu eksikliÄŸinde ise büyüme hormonu tedavisi ile yüzgüldürücü sonuçlar alınmaktadır. Büyüme hormonu tedavisi ayrıca Turner Sendrom’lu çocuklardaki büyüme geriliÄŸinin tedavisinde de etkin bir yöntemdir. Psikososyal büyüme geriliÄŸinde çocuk yeterli ilgi ve ÅŸefkat alabildiÄŸi bir ortamda bulduÄŸunda büyümesi hızlanmaktadır. Boy uzaması ve ergenlik baÅŸlamasında yapısal gecikmesi olan çocuklarda düÅŸük doz cinsiyet hormonu ile ergenliÄŸin baÅŸlatılması olumlu sonuç verebilmektedir. Ergenlik bulguları zamanından önce baÅŸlayan çocuklarda (puberte prekoks) da bu durumun tedavi ile durdurulması bu çocukların boy potansiyelini artırmaktadır. Ameliyat ile boy uzatma son derece zahmetli ve zor bir giriÅŸim olduÄŸundan sadece yapısal kemik hastalıklarına baÄŸlı olan cücelik düzeyindeki kısalıklarda önerilmektedir. Söz konusu tedaviler bu konuda özel uzmanlık eÄŸitimi almış hekimler tarafından ve yakın takip altında uygulanmalıdır. Ne zaman doktora baÅŸvurmalıdır Anne ve babalar çocuklarının büyümesindeki anormallikleri genellikle hemen fark ederler. Özellikle çocukların pantolon ve etek boylarının 2 yıl aynı kalması veya ayakkabı numarasının deÄŸiÅŸmemesi gibi bulgular uyarıcı olmalıdır. Ayrıca anaokuluna veya ilkokula baÅŸladığında çocuÄŸun boyu yaşıtları ile daha kolay kıyaslanabilir. EÄŸer çocuk sınıfındaki en kısa boylu veya en kısalardan biri ise çocuk doktoruna baÅŸvurarak büyüme eÄŸrisi üzerindeki konumu saptanabilir. Ayrıca, büyüme geriliÄŸine yol açabilecek risk faktörleri olan (örneÄŸin kronik hastalığı olan çocuklar, büyümeyi baskılayabilecek ilaçlar kullanan çocuklar, düÅŸük doÄŸum ağırlığı ile doÄŸmuÅŸ çocuklar, kafa travması, yarık damak, doÄŸumsal anomalisi olan çocuklar, ergenlik bulguları erken baÅŸlayan çocuklar vb.) çocuklar da büyüme yönünden deÄŸerlendirilmelidir. Önceki bölümlerde belirtilen yıllık uzama hızının altında büyüyen çocuklarda da gerekli araÅŸtırmalar yapılmalıdır. Tedavi ne olursa olsun, yanıt alınabilmesi için, kemikler kapanmadan önce (ergenlik tamamlanmadan önce) yapılmalıdır. Åžu konunun altını özellikle çizmek gerekir ki, kızlarda adetlerin baÅŸlamasından iki yıl sonra erkeklerde ise testis hacmi 20 ml’ye ulaÅŸtıktan iki yıl sonra büyüme tamamlanmıştır ve bundan sonra boy uzatmak hiçbir yöntemle mümkün deÄŸildir. Fiziksel geliÅŸimin yanı sıra bebeÄŸin zihinsel ve motor (hareket) sistemi ile ilgili geliÅŸiminin de özellikle ilk iki yıl içinde yakından izlenmesi gereklidir. YenidoÄŸan döneminden itibaren yaÅŸlara göre bebeÄŸin bu alanlardaki geliÅŸimi ile ilgili basamakların kazanıldığı ortalama yaÅŸlar aÅŸağıda özetlenmiÅŸtir. Bu basamaklarda gecikme olması durumunda da gerekli deÄŸerlendirmeler yapılmalıdır. YenidoÄŸan Günün büyük bir bölümünü uyumakla geçirir. Bu dönemde bebeÄŸin hareketleri istemli ve amaca yönelik deÄŸildir.
Yeni doÄŸmuÅŸ bebeÄŸin çoÄŸu hareketi refleksler tarafından kontrol edilir. Bunlar emme, yutkunma, yakalama refleksleridir. Ä°steme baÄŸlı, Hareketler bütün vücudu ilgilendirir. Henüz yüz mimikleri geliÅŸmemiÅŸtir. Görme keskinliÄŸi azdır, ancak bebek parlak ve hareketli objeleri takip edebilir. |